top of page
nurtene0



ÖMER YILMAZ: “Beşyüz sene sonra geçen bir sahnedeki uzay gemisinin motor sesi nasıldır?''



Röportaj: Gülçin Topaç



KISA PROFİL


İsim: Ömer Yılmaz

Doğum Tarihi: 4 Şubat 2002

Doğum Yeri: İstanbul

Meslek: Ses Tasarımcısı



Ömer Bey, hangi yaratıcı alanda çalışıyorsunuz? Şu anda bu alanda ne yapıyorsunuz?


Ben aslında mütercim tercümanlık öğrencisiyim. Yarı profesyonel olarak ses tasarımı ile uğraşıyorum. Bir çevirmen adayı olarak ses tasarımını, bir tür çeviri işlemi olarak görüyorum; bir metinden, fikirden ya da resimden sese çeviri. Benim kaynak dilim bana verilen bir fikir, gelen bir ilham, metin, betimleme veya bir senaryo olabiliyor. Hedef dilim ise ses. Yaptığım iş ise benden istenen şeyin sesini çıkarmak. Bu bazen bir kapı tıklaması, çamurlu bir yoldaki ayak sesleri, gerilim anlarında o duyulan kapı gıcırtıları; bazen de kimsenin sesini duymadığı bir yaratık, ejderha veya beş yüz sene sonra geçen bir sahnedeki uzay gemisinin motor sesi. Örneğin Jurassic Park filmini hepimiz duymuşuzdur. O filmden önce kimse T-Rex’in kükremesini hayal edemezdi. Ses tasarımcılarına dinozorun resimleri verildi ve onlar da deneme yanılma, biraz da şans ile o T-Rex ile bütünleşen, hepimizin kulağında çınlayan muazzam kükremeyi oluşturdular. Benim de yaptığım iş genel hatlarıyla bu. Şu an freelance olarak podcastlar için ses tasarımı, oyunlar için ses tasarımı veya gelen seslerin restorasyonlarını yapıyorum. Ayrıca bireysel olarak sesli tiyatro üzerine çalışmalar yürütüyorum.


Yaratıcı gücünüz nereden geliyor? Nelerden ilham alıyorsunuz?


Aslında konu ses tasarımı olunca ilham her yerden gelebiliyor desem yanlış olmaz. Neredeyse her şeyin kendine özgü bir sesi var. Bir seferinde gittiğim bir yerde çok garip öten bir horozun sesini kaydetmiştim. Bilgisayarımın başına geçince sesle biraz oynadıktan sonra bizim sevimli horoz korkunç kükreyen bir yaratığa dönüştü. Ya da bir keresinde kuş uçma sesi kaydetmem gerekti ve sesini kaydedecek bir kuş yoktu. Doğaçlama yaparak birkaç kâğıt havlu kullanarak kuş uçma sesi oluşturmuştum. Onun dışında izlediğim her film, her dizi bana ilham kaynağı olabiliyor. İster istemez bir şey izlerken onun ses tasarımını da istemsizce pasif olarak analiz ediyorum.


'' Neredeyse her şeyin kendine özgü bir sesi var.''



Bu alana baktığınızda “Şunu keşke ben yapmış olsaydım” dediğiniz iş hangisidir? Neden?


Sesli tiyatro üzerine bireysel çalışmalar yaptığımdan bahsetmiştim. Beni sesli tiyatro dünyasına sürükleyen bir şovun, ses tasarım ekibinde bulunmak çok isterdim. Sesli tiyatroya ileride biraz daha detaylı değineceğim.


Bu alanda “Bir gün mutlaka yapacağım” dediğiniz işi anlatır mısınız?


Yurtdışında sesli tiyatro (audio drama) kültürü bizimkinden daha yaygındır ve bilinir. Bu yüzden dizi ve film kalitesinde bilim kurgudan tutun, komediye kadar her tür eser bulmak mümkün. Benim de şu an ki en büyük hedefim Türkçe yüksek kalite sesli tiyatrolar üreterek hem bu alanda değer yaratarak, Türkiye’de sesli tiyatronun bilinirliğini arttırma çalışmalarına katkı sağlamak hem de kendimi ses tasarımında daha yetkin kılabilmek. Sesli tiyatroyu iki kelime ile tanımla deseydiniz ben görseli olmayan film/dizi derdim. Bir dizi ya da film izlemek isterseniz bir ekrana bakmak zorundasınız. Ancak sesli tiyatroda bir çift kulaklık ile evinizden, arabanızdan, yürüyüşte ya da iş yaparken, bulaşık yıkarken galaksinin diğer ucuna ışınlanmak mümkün. Bu alanın üretim maliyetleri dizi filme göre çok düşük. Görsellik sorununuz olmadığından dolayı farklı yerlerde geçen olayları dinleyiciye aktarabiliyorsunuz. Bir uzay gemisi için set oluşturmak belki karmaşık ancak sesli tiyatroda tek ihtiyacınız olan bir ambians tasarlamak. Dinleyiciye olayı kavrayacak ama onu sıkmayacak kadar diyaloglara yayılmış bir betimleme sunmak, gerisi dinleyicinin hayal gücüne bırakmak. Pembeler içinde bir kokpit mi hayal eder, masmavi lambalarla donatılmış küçük bir kapsül mü hayal eder, işte işin o kısmı dinleyiciye kalmış. Görsel içerik sizin hayal gücünüzü kısıtlıyor ancak sadece ses ile insanın kafasında bir dünya oluşuyor. Dinleyici hikâyenin karakterleriyle özel bir bağ kurabiliyor ve en güzel yanı, eğer anlatılmak istenen hikâye güzel yazıldıysa, güzel tasarlandıysa ve yapılan eser o gerçeklik hissiyatını veriyorsa, dinleyici kendisini hikâyenin bir kahramanı olarak, kendini o dünyanın içinde buluveriyor. Benim de hayalim fantastik, bilim kurgu ya da benzer bir alanda kapsamlı sinema ses kalitesinde bir eser çıkarmak ve çıkarmaya da devam etmek.



''Görsel içerik sizin hayal gücünüzü kısıtlıyor ancak sadece ses ile insan kafasında bir dünya oluşuyor.''



Bunu bugün yapmak için neyiniz eksik? Neye ihtiyacınız var?


Çok geniş ölçekte belirtmem gerekirse bir ekibe ihtiyacım var. Geçen yıl iki tane kısa içerik ürettim ve medya alanında yeterli bir ağım olmadığı için bu işlerin casting süreçlerinden post-prodüksiyon süreçlerine neredeyse her aşamayı bireysel olarak yürütmek zorunda kaldım. Daha ciddi bir sorun ise Türkiye’de sesli tiyatro alanında nerdeyse yeni eser hiç yok. Çalışmalar bir iki kuruluşun çalışmaları ve eski radyo tiyatrolarından ibaret. Ben çevirmenim. Olan bir şeyi sese ya da metne dönüştürme yeteneğim var ancak baştan kapsamlı bir senaryo yazmak benim harcım değil. Kalemim güçlü değil o kadar. Ses tasarımı konusunda donanımlı olsam da elde anlatılacak bir hikâye olmayınca en azından sesli tiyatro konusunda bu yetenek tek başına yeterli olmuyor. Bu yüzden senaryo yazan kişilerle veya hazır senaryolarını sesli tiyatroya dönüştürme düşüncesi olan insanlarla tanışıp konuşmam gerektiğini düşünüyorum.


Bu ihtiyacınızı nereden, nasıl karşılayabilirsiniz?


Aslında bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum. Ancak bu işe ilgi duyan kişilere, yaptığım çalışmaları ve sesli tiyatroyu anlatmaya devam edeceğim. Kim bilir o kişilerden birkaç tanesi de işin üretim sürecinde yer almak isteyebilir.


Teşekkürler.


Ekim 2022

nurtene0


GÜLER AŞIK: “HEM GÜLERİM HEM AŞIĞIM”


Röportaj: Gülçin Topaç


KISA PROFİL


İsim: Güler Aşık

Doğum Tarihi: 19 Temmuz 1981

Doğum Yeri: İstanbul

Meslek: Sanatçı



Güler Hanım, hangi yaratıcı alanda çalışıyorsunuz? Şu anda bu alanda ne yapıyorsunuz?


Plastik sanatlar ve sahne sanatları alanlarında üretimlerde bulunuyorum. Resim yapıyorum, sergilere katılıyorum, resim dersleri veriyorum, çocuk kitapları resimliyor ve afiş tasarımları yapıyorum. Aynı zamanda bir tiyatro ekibindeyim, “Kilit” adlı tiyatro oyunumuzun yönetmen yardımcılığı ile dekor, tasarım uygulamasını yaptım. Bunun dışında reklam/dizi/film oyunculuğu da yapmaktayım.


Yaratıcı gücünüz nereden geliyor? Nelerden ilham alıyorsunuz?


Yaratıcı gücün insanın içinde olduğuna inanıyorum. Yaşadığımız acılar ve güzellikler, toplumsal sorunlar, bütün bunlar içteki özle, deneyimlerimizle birleşiyor, parçalanıyor, kırılıyor, dökülüyor, yoğruluyor ve ortaya üretim çıkıyor. İlhamımı da varoluştan alıyorum. Yani aslında bir kediden, bir taştan, yaşanmış bir acıdan ve sancıdan, aydınlık ve karanlıktan... İlham perilerinin omuzlarımda bana hep yoldaş olduğuna inandım ve inanıyorum.



‘’ İlham perilerinin omuzlarımda bana hep yoldaş olduğuna inandım ve inanıyorum.’’




Bu alana baktığınızda “Şunu keşke ben yapmış olsaydım” dediğiniz iş hangisidir? Neden?


Eduardo Casanova’nın yazıp yönettiği “Skins/ Pieles” adlı filmi hayranlıkla izledim ve sonunda “keşke bu filmi ben yapmış olsaydım” diye çok defa iç geçirdim. Toplumsal birçok noktaya temas eden film anlatımı, sahnelerin tasarımı, renkleri, oyunculukları ve kurgusu ile bir başyapıt bence. İlk sahneden itibaren hikaye çarpıcı şekilde izleyiciyi içine alıyor ve tasavvur edemeyeceğiniz biçimde ilerliyor olaylar. Filmin bütünü adeta sürreal bir tablo. Büyük bir titizlikle yapılmış bir film.



Bu alanda “Bir gün mutlaka yapacağım” dediğiniz işi anlatır mısınız?


Hikaye üreten fakat yazmaya üşenen bir insan olarak bir senaryo yazmak değil de hikayesini yazmış olduğum bir uzun metraj film senaryosunu yönetmek istiyorum. “Vicdan Filmleri” seçkisine seçilen kısa filmimi Atlas Sineması’nda, o beyaz perdede gördüğümde uzun metraj filmimin hayalini kurdum ve bu hayalle yaşıyorum. “Hayal ettiğiniz her şey gerçektir” der Picasso. Hayallerini gerçekleştirmiş biri olarak uzun metraj bir film, işte bunu bir gün mutlaka yapacağım.



“Hayal ettiğiniz her şey gerçektir” der Picasso. Hayallerini gerçekleştirmiş biri olarak uzun metraj bir film, işte bunu bir gün mutlaka yapacağım.’’



Bunu bugün yapmak için neyiniz eksik? Neye ihtiyacınız var?


Açıkcası biraz kamera arkası pratiğine ihtiyaç duyuyorum. Sonrasında ise disiplinle çalışacak güvenilir ve birlikte uzlaşabileceğimiz sağlam bir ekip ile maddi olanaklara ihtiyaç var. Sanatla uğraşan insanların tıkandığı en önemli nokta bu maddi koşullar belki de. Desteklenmeyenlerin üretimleri devam eder belki, ancak görünürlükleri mümkün olmuyor ya da çok zaman alıyor.


Bu ihtiyacınızı nereden, nasıl karşılayabilirsiniz?


Ekip için bu alanda çalışmış profesyonel kişiler bir araya getirilebilir ancak tabi bu da finansal olanaklara bağlı bir yerde. Maddi olanaklar için fonlara başvurulabilir, bu alan için kaynak sağlayacak yatırımcıların destekleri alınabilir. Finansal desteğe ulaşmak da bu işi yapmak isteyenlerin maalesef yıllarını alıyor.


Teşekkürler.

 
 
 
  • Instagram
  • Linkedin
  • Facebook
  • Twitter
  • YouTube

© 2023 by Designtalk. Proudly created with Wix.com

bottom of page